8 Ocak 2011 Cumartesi

...

Yavru kuşum, göz bebeğim, böbreğim, dalağım, herbişeyim olan kankamın doğum günüydü geçen hafta. Bu bahaneyle de  "kanka Kadıköyünü canım çekiyor nicedir gidelim, gezelim, içelim, üşüyelim mi" diyecektim ama bir türlü bulamadım kendimde insan içine çıkma gücünü. Bir sürü süpriz yapmak, başından aşağıya konfetiler atmak, iş yerine kamyon dolusu çicekler göndermek falan geçti içimden ama hayatına girecek erkeği yapacağı süprizler konusunda rencide edebilir bu durum diye tuttum kendimi. Yoksa yaparım kanka biliyorsun :) İyi ki doğmuşsun lan seviyorum seni :)

Perşembe günü üniversiteden ev arkadaşımız olan Burcu ve Elvan ile buluştuk . Sonra bizimkisinin doğum günüsünü de kutladık bu vesileyle. Eskilerden konuştuk, çok güldük, tanışalı kaç yıl olduğunu hesaplayıp şaşırdık, eski fotoğraflara bakıp kendimizle alay ettik. Bir de ben erkek olsaymışım bayağı çirkin olurmuşum onu anladık :) Özlemişim kız kıza toplanmayı, iyi hissediyor kendini insan iyi ki varlar :)

Hafta içi buluşunca iş yerlerimize yakın mesafede olduğu için Elvan'larda kaldık. Karşılıklı yatak açtılar Seval ile bana. Geç saat olunca önce uyumaya çalıştık, sonra bir sürü şeyden konuştuk en sonunda da "kanka açıl ben geldim" diyerek yastığıyla geldi yatağıma. Sarılıp bir güzel uyuduk. Tek kişi yayıla yayıla uyumak varken ne gerek var iki kişi aynı yatakta uyumaya diye düşünenlere beraber kaldığımız hiç bir yerde ayrı uyumadık ki biz :)

Biraz önce aklıma Seval'in Uğur Polat'ı izlerken ki hali geldi. Anlatılmayıp yaşanacak cinstendi o yüzden pek başarılı olamayacağım. Seval'in suratına bakıp acaba oyunun bu kısmı komik mi ben de mi bir sorun var diye bayağı düşündüm. Sonra anladım ki aynı surat ifadesiyle izliyor hatun. İnsan bir buçuk saat boyunca aynı gülümsemeyle bakar mı bir adama. Tabi oyunun sonunda Seval'i kolundan tutmak zorunda kaldım, atlardı sahneye yoksa Uğur Polat bana can borçlu :)


Bugün evde misafir vardı. Bir de çocuk mu desem canavar mı tam olarak bilemediğim sürekli oradan oraya koşan iki varlık. Önce yaptığım pastayı devirdiler, annesi geldi "ay Emelcim kusura bakma" dedi gülümseyen bir ifadeyle "ne demek hede hödö abla çocuk onlar" dedim. Sonra balkondaki cevizleri birbirlerine atarlarken yakaladım ki yerler cevizden görünmüyordu. Savaşçılık oynuyorlarmış çok yaratıcı dime.  Sonra sıvı sabunu banyo havlusuna boşaltmasını da anneye bir gülümsemeyle geçiştirdim. Taa ki kızkardeşimin eşinin hediye ettiği inekli kupamı kırana kadar. Önce anneye "ah çocuğa birşey olmasın önemli değil iyi ki bir tarafına batmadı" dedim içimden aksini geçirsemde ama akabinde çok seviyordum ben onu ya diye bağırarak ağlamak istedim. Kupa kırılınca anneye gülümsemedim gıcık gıcık baktım hatta. Gün itibariyle çocuktan soğudum lan. Bir de kupa inekliydi evet .

Yeni yılda ıslak kumlara kalp resmi çizip yanına da adımı yazan sonra da bunu facebookta profil resmi yapan bir sevgili istiyorum. Evet istiyorum bunu .

Canım kankam iyi ki doğmuşsun lan . Hatta seni anan benim için doğurmuş isimli güzide şarkı benim sana olan duygularıma cuk oturur. İthafımdır.

2 yorum:

SeV@L dedi ki...

Bir yatağı bırak aynı yastıkta uyumuşuz o gece benim yastık yere düşmüş o gece. :) Bir yastıkta kocayalım canım benim ehehe :)

Çok teşekkür ederim güzel doğum günü süprizi için ve tabi ki "Tatlı Rüyalar" için.

Uğur Polat hakikaten canını sana borçlu :)) Çok doğru söylemişsin.

Eee bu arada adını kumlara yazacak sevgiliyi geç de askerde kurşunlarla sevdiğinin adını yazan var ya ben onlara hastayım :)))

O çocuklara da iki ç,md,k atamadın mı kuytuda bir yerde yaaaaaa!!!!

iyi ki doğmuşum da seni tanımışım len :)

EmeL dedi ki...

Rica ederim canım benim umarım sıkılmadan okursun. Daha muhteşem süprizler yapmayı düşündüm ama neden yapmadığımı yazımda belirttim :)

Seninle bir yastıkta kocamak fikrini düşününce ömrümün yarısını seninle geçirmişim zaten ne kalmış ki :)

Kurşunlarla sevdiğinin adını yazmak mı, ondan da istiyorum:)

Bence de iyi ki doğmuşsunda beni tanımışsın aferin sana :)